HBDH Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Ulaş Adalı: ‘Faşizme karşı ‘HAYIR’ direnişin bayrağı haline getirilmelidir’

1553

Halkların Birleşik Devrim Hareketi (HBDH) Türkiye ve bölgede yaşanan gelişmeleri ANF’ye değerlendirdi.

16 Nisan’da yapılacak olan referandumun önemine dikkat çeken HBDH Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Ulaş Adalı, “Erdoğan’ın kurmak istediği ‘tek adam’ rejimini, referandum ile sonuca götürmek istiyor” diyerek ‘Evet’ çıkması halinde hem Türkiye’de hem de bölgede Erdoğan’ın faşist saldırılarının boyutunu attıracağını belirtti.

‘Evet’ çıkması dahilinde Erdoğan’ın sadece Kürt halkına değil tüm demokrasi güçlerine ve Türkiye halklarına karşı faşist saldırılar ile yöneleceğinin altını çizen Adalı, AKP-MHP faşizmine karşı ortak direniş cephesinin zorunluluğuna dikkat çekerek tüm Türkiye halklarını ‘Hayır’ demeye çağırdı.

‘21’İNCİ YÜZYILDA KÜRT HALKI TARİH SAHNESİNE ÇIKTI’

AKP’nin KDP ile işbirliği yaparak bölgede söz sahibi olmak istediğinin altını çizen Adalı, 3 Mart günü Şengal’e yönelik KDP tarafından gelişen saldırının AKP-KDP’nin kirli ittifakını gün yüzüne çıkardığını da söyledi.

Emperyalist güçlerin, bölgede kendine göre bir planlarının olduğunu ve bu planlara göre kendileri açısından bir ittifak belirlediğini de vurgulayan Adalı, “Tüm bölge açısından düşünüldüğünde ciddi bir çatışma halinin olduğunu görmekteyiz. Bu çatışma hali tüm güçleri kendi lehine doldurmak istiyor. AKP faşizmi de bu boşluktan yararlanarak siyaset yürüterek bölgede kendisini bir aktör olarak dayatmak istiyor. Buna yönelik çaba gösteriyor. Cerablus’da, El-Bab’dan sonra AKP’nin Şengal’i işgal girişimi KDP ile kurduğu ittifakı deşifre etti. AKP, KDP ile işbirliği yaparak Şengal’e yönelik işgal saldırısı ile bölgede söz sahibi olmak istemektedir” dedi.

Kürt halkının Rojava devrimi ile birlikte yeniden tarih sahnesine çıktığını vurgulayan HBDH Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Adalı, Rojava devriminin Ortadoğu halklarına umut olduğunu söyleyerek şunları belirtti: “21’inci yüzyılın yaratmış olduğu bir başka sonuç da Kürt halkının yeniden tarih sahnesine çıkmış olduğu gerçeğidir. Bu aslında bölgedeki tüm emperyalist, yerel planlarının bozulması anlamına gelmektedir. Hem tarihsel hem güncel anlamlara sahip bir çıkıştır. Dolayısıyla, Kürt halkının kolektif haklarını kazanması bağlamında başta PKK olmak üzere, Kürdistan’ın dört parçasında mücadele eden tüm güçler de Kürtlerin tarih sahnesine çıkmış olmasının yaratmış olduğu moral vardır. Bu moral ve ruhla beraber, bu kadar mezhep savaşlarının olduğu, halkların bu kadar birbirine düşman edildiği bir coğrafyada başka bir seçeneğin mümkün olduğu Rojava devrimi ile kendini ispatladı. Rojava’da Kürt halkının verdiği mücadele ile oluşan ‘Halkların Demokratik Devrimi’ tüm Ortadoğu halklarına umut oldu.”

‘AKP REFERANDUM İLE KENDİ DEVLETİNİ KURMAK İSTİYOR’

AKP’nin referandum ile kendi devletini kurmak istediğinin altını çizen Adalı, “Klasik bir burjuva partisinden farklı olarak AKP; kadrolarını, paramiliter güçlerini oluşturarak, yetkilerini arttırma arayışı içerisindedir. İktidara geldiği günden bu yana AKP, devletin tüm kurumlarını ele geçirme arayışı içerisindedir. Bunun içinde çeşitli güçlerle ittifaklar geliştirmektedir. AKP, devlet içerisindeki tüm kurumları teker teker ele geçirdi. Polisi, ordusu, yasamasıyla, yürütmesiyle, yargısıyla AKP, kendi devletini oluşturmaktadır. Bu durum ile AKP, kendi dışında kalan halklara karşı faşist saldırılar içerisindedir. Kendi dışında kalan tüm güçleri, tasfiye ya da biat ettirme anlayışına sahiptir.

Ayrıca AKP, darbe yapacaklar diye hapislere koyduğu Ergenekoncularla bugün ittifak içindedir. Aynı şekilde MHP’yle de aynı ittifakı sürdürmektedir. Bu kirli ittifak devletin bekası adı altında halklara dönük saldırılarla yürütülmektedir” diye konuştu.

‘AKP FAŞİZMİNİ SINIRLANDIRAN KÜRT ÖZGÜRLÜK HAREKETİNİN MÜCADELESİDİR’

AKP’nin Türkiye ve Kürdistan halklarına yönelik faşist saldırılarını Kürt Özgürlük Hareketi’nin sınırlandırdığının ve kırdığının dikkat çeken Adalı, AKP faşizmine karşı tüm Türkiye halklarını ‘HAYIR’ cephesini oluşturmaya çağırarak şunları söyledi: “AKP, baştan beri izlemiş olduğu faşist politikalarını referandum ile sonuçlandırmak istemektedir. Aslında Erdoğan tarafından elde edilmeyen yetki yoktur. Bu da klasik anlamda AKP faşizmin bir sonucudur. Dünyadaki diğer faşizm örneklerinin, AKP ile paralel olduğunu söyleyebiliriz. 7 Haziran seçimleri bunu gösterdi ki; AKP her ne kadar seçim ile gelmiş olsa da iktidarı, seçim ile terk etmemek istemektedir. Bir diğer açıdan bakılınca otoriteleşme eğilimini, tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek vatan diye altını çizdiği politikanın sonucu olan ‘tek adam’ rejimine dönüştürme anlayışına dönüştürmek istemektedir. Ve bu şekilde tüm yetkiyi kendisinde toplama yaklaşımı içerisindedir. Bu da Erdoğan’ı bir Führer’e dönüşme istemidir. Dünyada hiçbir iktidarda bu düzeyde yetki yoktur. Bu noktada Nazi örneğine bakmak gerekir. Naziler ve Hitler hiçbir anayasa değişikliğine gitmediler. Tüm süreci kanun hükmünde kararnameler ile sürdürdüler. Yine bakıyoruz ki Erdoğan’ın tek adam rejiminde de tek bir kişiye kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi veriliyor. Bu gösteriyor ki Erdoğan ülkeyi her gün değişebilecek kararnameler ile yönetme yetkisi elde etmek istiyor. Referandumu gündeme getirmesinin sebebi de budur. Bu otoriteleşme eğiliminin bir sonucudur. Kendisi dışında tüm güçleri de bu anlamda yok saymaktadır.

Ciddi anlamda AKP faşizmini sınırlandıran Kürt halkının ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin yürüttüğü mücadeledir. AKP, ‘HAYIR’ diyen herkese ‘terörist’ demektedir. Bu yüzden gerçekleştirilmesi gereken en önemli politika, faşizme karşı birleşik ‘HAYIR’ cephesini oluşturmaktır.”

‘DEMOKRASİ GÜÇLERİNİN BİR ARAYA GELMESİ ZORUNLULUKTUR’

“Faşizmin güçlenmesi savaş ihtimalini güçlendirecektir. Bu anlamda ‘Evet’ çıkması aslında savaşın boyutlarının artacağını gösteriyor” diyen HBDH Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Ulaş Adalı, demokrasi güçlerinin bir arada hareket etmesinin zorunluluk olduğuna vurgu yaptı.

Yetkisi artmış ve güçlenmiş bir iktidarın saldırı dalgasının çok kapsamlı olacağını da dile getiren Adalı, “Faşizme karşı dur demek, direnen güçlerinin moral değerlerini yükseltme, bu saldırı dalgası karşısında geniş bir direniş cephesinin örgütlenmesi için ‘Hayır’ demek çok önemlidir. ‘Evet’ çıkması halinde savaş ile karşı karşıya kalacağız. ‘Evet’ çıkması durumunda, Türkiye’deki demokrasiden yana tüm halklara karşı faşist saldılar artacaktır. Bu saldırı dalgası karşısında tüm güçleri direnmeye ve faşizme karşı, ‘Hayır’ı direnişin bayrağı haline getirmeye çağırıyoruz. Çünkü bu önemli bir eşiktir. ‘Evet’in, geri dönülmez sonuçları olacaktır. Emperyalizme, faşizme, şovenizme, militarizme karşı mücadele eden tüm güçlerin oluşturacağı anti-faşist cephenin bu direnişte etkili rol oynayacaktır. Bu açıdan demokrasi güçlerinin yan yana gelmesi ve birlikte hareket etmesi gerektiği bir temenni değil zorunluluktur. Böylesi yan yana gelişleri selamlıyoruz” dedi.

KAYNAK: BEHDİNAN / ANF – Z. NERGİS BOTAN / WELAT DEVRİM